Anasayfa » Etiket Arşivi: hodgkin lenfoma

Etiket Arşivi: hodgkin lenfoma

İLERİ EVRE HODGKİN LENFOMADA DAHA AZ KEMOTERAPİ DAHA FAZLA SAĞKALIM SAĞLIYOR: ALMAN ÇALIŞMA GRUBUNUN HD18 ÇALIŞMASININ UZUN DÖNEM SONUÇLARI

Bu yıl COVID 19 pandemisi nedeniyle sanal olarak yapılan EHA kongresinden derlediğimiz çalışmaları özetlemeye devam ediyoruz. Kongre bilimsel programda sunulan klinik çalışmada ileri evre hodgkin lenfoma hasta grubunda 2 kür tedavi sonrası çekilen PET BT sonucu negatif bulunan ve tedaviye ek 2 kür ile devam ederek tedavisi sonlandırılan hasta grubunda, negatif PET BT sonrası 4-6 kür ek kemoterapi daha alan gruba göre genel sağkalım (OS) daha iyi saptandı.

Bu yıl sanal olarak yapılan EHA kongresinde bilimsel programda sunulan klinik çalışmada ileri evre hodgkin lenfoma hasta grubunda 2 kür tedavi sonrası çekilen PET BT sonucu negatif bulunan ve tedaviye ek 2 kür ile devam ederek tedavisi sonlandırılan hasta grubunda, negatif PET BT sonrası 4-6 kür ek kemoterapi daha alan gruba göre genel sağkalım (OS) daha iyi saptandı.

Alman Hodgkin Çalışma Grubu tarafından yürütülen uluslararası, çok merkezli, randomize, açık etiketli, faz 3 bir çalışma, ileri evre Hodgkin lenfomalı hastalarda, metabolik görüntüleme yöntemi olan PET BT’nin yoğun kemoterapi rejimi olan ve bleomisin, etoposit, doksorubisin, siklofosfamid, vinkristin, prokarbazin ve prednizolon’dan oluşan EBEACOPP rejiminin siklus sayısına olan etkisini ve güvenilirliğini araştırdı (HD18; NCT00515554).

Bu çalışmada, yeni tanı konmuş ileri evre Hodgkin lenfoma tanısı almış 18 ila 60 yaşları arasındaki yetişkin hastalara, 2 siklus eBEACOPP rejimi sonrası 18-floro-2-deoksi-D-glukoz ile PET BT görüntüleme yapıldı  (PET-2). PET-2-pozitif hastalığı olanlar, rituksimab ile veya ritüksimab olmadan 6 ek eBEACOPP siklusu almak için randomize edilirken, PET-2-negatif hastalığı olanlar 6 (bir protokol değişikliğinden sonra 4) veya 2 ek döngü alacak şekilde randomize edilmiştir. Çalışmanın birincil sonlanım noktası progresyonsuz sağkalım (PFS) ve ikincil sonlanım noktaları ise, uzun dönem OS, güvenlik ve geç toksisite olarak belirlendi.

HD18’in nihai analizinden elde edilen temel bulgular, PET-2-negatif hastalığı olan hastalar için, eBEACOPP sikluslarının etkinlikten ödün vermeden 8/6’dan 4’e düşürülebileceğini ortaya koydu. Ayrıca, sadece 4 siklus  eBEACOPP rejimi alan alt gruptaki hastalarda, daha fazla sayıda eBEACOPP rejimi alan hastalara kıyasla daha düşük şiddetli enfeksiyon ve organ toksisitesi saptandı.

Mevcut analizde, araştırmacılar, 66 aylık medyan takipte HD18 çalışmasına kayıtlı PET-2-negatif hastaların alt grubu için 4 siklus kemoterapinin uzun süreli etkinliği ve güvenliğini 8/6 siklus kemoterapi ile karşılaştırdılar . Tedavi sayısı yönünden 4 siklus eBEACOPP alan 474 hastada (% 98.1) 6/8 kür (% 95.3; tehlike oranı [HR], 0.36; 95% CI, 0.17-0.74; P = .0038) tedavi alan hasta grubuna göre belirgin bir şekilde daha yüksek 5 yıllık OS oranı görüldü.

4 siklus kemoterapi alan hastalar lehine çıkan sağkalım farkının 6/8 siklus kemoterapi alan hasta grubundaki tedavi ilişkili ölümlere bağlı olduğu bildirilmiştir. Ek olarak, 5 yıllık kümülatif lösemi/miyelodisplastik sendrom (MDS)  insidansı 6/8 siklus kemoterapi alan hastalarda %1.7 iken ve 4 siklus alan hastalarda %0.4 saptanmıştır (P = .13).

Analiz, 61 aylık medyan takip süresinde PET-2 negatif hastalar için 4 siklusa karşı (200 hasta) 6 siklus kemoterapi alan hastalar (202 hasta) ile sınırlandırıldığında 5 yıllık sağkalımlar arasında herhangi bir fark saptanmadı (sırasıyla %97.5’a karşı %96.3) (HR, 0.46; 95% CI, 0.14-1.48; P =.18). Yine, 4 siklus kemoterapiye kıyasla 6 siklus kemoterapi alanlarda, 5 yıllık lösemi/MDS kümülatif insidansı arasında da fark saptanmadı (sırasıyla% 1.0 ve% 0.5) (P = .58).

Çalışmayı sanal kongrede sunan Alman Çalışma Grubu’ndan Stefanie Kreissl “4 kür doz artırılmış eBEACOPP tedavisinin PET-2 negatif hastalarda kabul edilebilir bir toksisite profili ile olağanüstü etkinlik gösterdiğini kaydederken, öte yandan, azaltılmış tedavi ile bile, tedavi yükünün de önemli bir belirleyici olduğu, bu nedenle gelecekteki klinik çalışmaların özellikle genç hasta kohortu için tedavi tolere edilebilirliğini daha da artırmayı amaçlaması gerektiğini” sözlerine ekledi.

Kaynak

Kreissl S, Goergen H, Kobe C, et al. PET-guided treatment in patients with advanced-stage Hodgkin lymphoma: Follow-up analysis of PET-2 negative patients in the HD18 trial by the German Hodgkin Study Group. Presented at: Virtual Edition of the 25th European Hematology Association (EHA) Annual Congress; June 2020. Abstract S222.

Borchmann P, Goergen H, Kobe C, et al. PET-guided treatment in patients with advanced-stage Hodgkin’s lymphoma (HD18): Final results of an open-label, international, randomised phase 3 trial by the German Hodgkin Study Group. Lancet. 2018;390:2790-2802.

NÜKS/DİRENÇLİ KLASİK HODGKİN LENFOMA TEDAVİSİNDE PEMBROLİZUMAB BRENTUXİMAB VEDOTİN TEDAVİSİNDEN ÜSTÜN

Covid 19 pandemisi nedeniyle her sene Amerika Birleşik Devletleri’nin Chicago kentinde yapılan yıllık ASCO (American Society of Clinical Oncology) kongresi bu sene sanal ortamda yapıldı. Hematoloji alanında yaşanan önemli gelişmeleri sitemizden aktarmaya çalışacağız. Kongrede sunulan KEYNOTE-204 çalışmasının sonuçlarına göre Pembrolizumab monoterapisinin Nüks/dirençli klasik Hodgkin lenfoma (kHL) hastalarında brentuksimab vedotin (BV) ile karşılaştırıldığında progresyonsuz sağkalımı (PFS) iyileştirdiği görüldü. Bu çalışmanın özetini sizler için derledik.

ASCO 2020 Sanal Kongrede sunulan KEYNOTE-204 çalışmasının sonuçlarına göre Pembrolizumab monoterapisinin Nüks/dirençli klasik Hodgkin lenfoma (kHL) hastalarında brentuksimab vedotin (BV) ile karşılaştırıldığında progresyonsuz sağkalımı (PFS) iyileştirdiği görüldü.

KEYNOTE-204 (ClinicalTrials.gov: NCT02684292), otolog / allojenik kök hücre nakli (KHN) sonrası tekrarlayan veya KHN için uygun olmayan kHL hastalarında pembrolizumab ile BV’yi karşılaştıran randomize, açık etiketli, faz 3 bir çalışmadır.

Hastalar 35 siklusa kadar pembrolizumab (200 mg IV Q3W) veya BV (1.8 mg / kg IV Q3W) almak için randomize edildiler. Çalışmanın birincil sonlanım noktaları, nakil sonrası klinik ve görüntüleme verilerinin kör, bağımsız ve merkezi değerlendirmeyle yapılan progresyonsuz sağkalım (PFS) ve toplam sağkalım (OS) idi.

İkincil sonlanım noktaları ise nakil sonrası klinik ve görüntüleme verilerinin dışarıda bırakıldığı, toplam yanıt oranı (ORR) ve araştırmacı incelemesi ile verilen PFS ve güvenlik verileri idi. Çalışma da ayrıca remisyon süresi de verildi.  Sunulan sonuçlar çalışmanın ikinci ara analizinden alındı.

Kayıtlı 304 hastanın 300’ü tedavi edildi (148 pembrolizumab ve 152 BV). Verilerin alındığı sırada ortanca takip 24.7 aydı (aralık 0.6-42.3 ay). Toplamda 256 hasta hastalık progresyonu nedeniyle tedaviyi bıraktı (%74 pembrolizumab ve %96 BV). Ortalama tedavi süresi pembrolizumab ile 305 gün (1-814 gün) ve BV ile 146.5 gün (1-794 gün) idi. 2 yıllık tedaviyi tamamlayan hastaların oranı pembrolizumab kolunda %16.9 ve BV kolunda %2.0 idi.

Çalışmanın birincil sonlanım noktası açısından bakıldığında, Pembrolizumab, PFS’de BV ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı iyileşme gösterdi (medyan, 13.2 vs 8.3 ay; [HR], 0.65;% 95 CI, 0.48-0.88; P = .00271) ve 1 yıllık PFS oranları sırasıyla %53.9  ve %35.6 idi.

İkincil sonlanım noktaları açısından bakıldığında, sekonder PFS pembrolizumab kolunda BV koluna göre daha uzundu (medyan 12.6 vs 8.2 ay; HR, 0.62;% 95 CI, 0.46-0.85). Benzer şekilde, araştırmacı tarafından değerlendirilen PFS, yine pembrolizumab lehine idi (medyan, 19.2 vs 8.2 ay; HR, 0.49;% 95 CI, 0.36-0.67). Ancak, sonlanım noktaların istatistiksel anlam açısından resmi olarak test edilmediğini de belirtmek gerekir.

Toplam yanıt oranları açısından bakıldığında ise pembrolizumab grubunda yanıt oranı %65.6 iken, BV grubu için bu oran % 54.2 idi (P = .02). Tam yanıt oranları her iki grup için benzerdi (pembrolizumab kolu için %24.5 ve BV kolu için % 24.2). Medyan remisyon süresi pembrolizumab ile 20.7 ay ve BV ile 13.8 aydı.

Güvenlik, her iki ajan için bilinen profillerle uyumlu idi. Grade 3-5 tedaviye bağlı advers olaylar pembrolizumab kolundaki hastaların % 19.6’sında ve BV kolundaki hastaların % 25.0’ında meydana gelmiştir. Pembrolizumab kolunda tedavi ilişkili bir ölüm (pnömoni) meydana geldi.

Çalışmanın ilk araştırmacısı olan Dr Kuruvilla ASVO 2020’de yaptığı açıklamada, “Pembrolizumab, otolog kök hücre nakli sonrası nüks gözlenen veya tedaviye dirençli veya otolog kök hücre nakli için uygun olmayan Nüks/dirençli klasik Hodgkin lenfoma hastalarının tedavisinde tercih edilen bir tedavi seçeneği ve yeni tedavi standardı olarak düşünülmelidir” dedi.

Kaynak

1. Kuruvilla J, Ramchandren R, Santoro A, et al. KEYNOTE-204: Randomized, open-label, phase III study of pembrolizumab (pembro) versus brentuximab vedotin (BV) in relapsed or refractory classic Hodgkin lymphoma (R/R cHL). Presented at: ASCO20 Virtual Scientific Program. J Clin Oncol. 2020;38(suppl):abstr 8005.

LENFOMA NEDİR?

Lenfoma, lenf sisteminin hücrelerinde başlayan kanserdir. Lenf sistemi, vücudun infeksiyon ve hastalıklarla savaşmasına yardımcı olan bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. Lenf dokusu tüm vücutta bulunduğundan lenfoma hemen hemen her yerde başlayabilir.

Devamını Oku »

Wordpress Tema indir